5 Bölge Teşvik Paketi: Ekonomik Kalkınmanın Toplumsal Cinsiyetle İmtihanı
Türkiye’de kalkınma politikaları hep sayılarla anlatıldı: yatırım tutarı, istihdam hedefi, üretim kapasitesi… Ama bu tabloların arkasında bir gerçek hep sessiz kaldı: ekonomik teşviklerin toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet üzerindeki etkisi.
Bugün, 5 bölgeye ayrılmış teşvik sistemine bakarken sadece “hangi sektör destekleniyor” sorusunu değil, “kimin hayatı değişiyor?” sorusunu da sormak zorundayız.
Samimi bir başlangıç: Adaletin coğrafyası olur mu?
Gerçekten de, ekonomik büyüme eşitlik getirmek zorunda mı? Ya da kalkınma, toplumun tüm kesimlerini aynı anda güçlendirebilir mi?
5 bölge teşvik sistemi bu sorulara teknik bir yanıt sunuyor; ama biz daha derin bir yanıt arıyoruz. Çünkü kalkınma yalnızca yatırımla değil, katılımla mümkündür.
Ben bu yazıda şunu tartışmaya açmak istiyorum: Teşvikler sadece ekonomiyi değil, toplumun dokusunu da şekillendiriyor mu?
5 Bölge Teşvik Sistemi Nedir?
Türkiye, bölgesel kalkınma farklarını azaltmak amacıyla ülkeyi beş farklı teşvik bölgesine ayırdı.
Amaç basit: Gelişmiş iller daha az, gelişmekte olan iller ise daha fazla destek alıyor.
Bu desteklerin temel başlıkları şöyle:
- Vergi indirimi (bölgeye göre %15 ila %50 arasında değişir)
- Sigorta primi işveren desteği (2 ila 12 yıl arasında)
- Yatırım yeri tahsisi
- Faiz veya kâr payı desteği
- Gümrük vergisi ve KDV muafiyeti
- Gelir vergisi stopajı ve sigorta primi işçi hissesi desteği (özellikle 6. bölgede)
Ancak asıl mesele bu desteklerin miktarı değil, bu desteklerin kimleri kapsadığı.
Toplumsal Cinsiyet Perspektifi: Kadınlar bu tabloda nerede?
Kadın istihdamı teşviklerin en zayıf halkalarından biri.
Evet, paketler kadın istihdamına dolaylı katkı sağlayabiliyor ama doğrudan “kadın odaklı yatırım” kriteri hâlâ sınırlı.
Peki bu, fırsat eşitliği açısından ne anlama geliyor?
Kadınlar genellikle tekstil, gıda ya da hizmet sektörlerinde yoğunlaşmış durumda; ama teşviklerin büyük kısmı enerji, makine, otomotiv gibi erkek egemen sektörlere yöneliyor.
Bir kadın girişimci için bu tabloyu okurken hissettiği şey çoğu zaman şu oluyor: “Bu sistem bana değil, benden beklentisi olan bir ekonomiye çalışıyor.”
Empati ile çözüm: Kadınların vizyonu, erkeklerin planı
Burada cinsiyet ayrımı değil, bakış farkı konuşmalıyız.
Kadınlar genellikle teşvikleri toplumsal etki üzerinden değerlendiriyor: “Bu yatırım bölgede çocuk bakımını kolaylaştırır mı? Eğitim imkanlarını artırır mı?”
Erkeklerse tabloya stratejik bir gözle bakıyor: “Yatırım maliyeti nedir, geri dönüş süresi ne olur?”
Bu iki yaklaşım birlikte var olabilseydi, kalkınma sadece büyüme değil, dönüşüm anlamına gelirdi.
Bölgesel Adalet: Doğu ile Batı Arasındaki Görünmeyen Uçurum
Teşvik sisteminin en iddialı yanı, gelişmiş ve az gelişmiş bölgeler arasındaki farkı kapatma iddiası.
Ancak tablo gösteriyor ki, bölgesel eşitsizlik hâlâ derin.
1. bölgedeki iller (İstanbul, Ankara, İzmir) yatırım çekmeye devam ederken, 5. bölge illeri (Şırnak, Siirt, Hakkâri, Bitlis vb.) desteklerin cazibesine rağmen altyapı ve güvenlik eksikliği nedeniyle yeterli yatırım alamıyor.
Burada şu soruyu sormadan geçemeyiz:
Ekonomik adalet yalnızca teşvik oranıyla mı ölçülür, yoksa yaşanabilir bir çevre ve eşit fırsatlarla mı?
Diversite (Çeşitlilik) Unsuru: Kim dahil, kim dışarıda?
Teşvikler çoğu zaman “yatırımcı” merkezli kurgulanıyor; oysa toplumun tamamı bu dönüşümün parçası olmalı.
Genç girişimciler, engelli bireyler, yerel üreticiler ve göçmen kadınlar — tüm bu gruplar kalkınmanın sessiz taşıyıcıları.
5 bölge sistemi bu grupları görünür kılacak mekanizmaları içermediğinde, teşvik sadece sermayeyi değil, eşitsizliği de büyütebilir.
Sosyal Adalet: Ekonomi kimin için çalışıyor?
Sosyal adalet, rakamlarla değil, hikâyelerle ölçülür.
Bir teşvik belgesinin arkasında kaç kadının hayatı değişti? Kaç genç kendi işini kurabildi? Kaç köy, kendi enerjisini üretmeye başladı?
Bu soruların cevabı henüz istatistiklerde yok. Ama olması gerekiyor.
Çünkü adalet, ölçülmedikçe var olmaz.
Geleceğe Dair: Duygudan Stratejiye, Stratejiden Değere
Geleceğin teşvik sistemi, yalnızca yatırım değil, etki yönetimi de yapmalı.
Kadınların empati gücüyle erkeklerin analitik düşüncesi birleştiğinde, ekonomi sadece üretmez — aynı zamanda iyileştirir.
Bir yatırımın bölgeye katkısı sadece “istihdam sayısı” değil, “insan hikayesi” olmalıdır.
Topluluğa çağrı: Senin bakış açın nerede?
Bu yazıyı okuyan sen — evet, sen — bir yatırımcı, bir çalışan ya da sadece bir vatandaş olabilirsin.
Ama soru hepimiz için aynı:
Ekonomik kalkınma seni kapsıyor mu, yoksa seni dışarıda mı bırakıyor?
5 bölge teşvik sistemi, harita üzerinde bir politika gibi görünse de aslında bir toplum sözleşmesi.
Ve o sözleşmeyi yeniden yazmak bizim elimizde.
Sonuç: Teşvik değil, dönüşüm zamanı
5 bölge teşvik paketi, Türkiye’nin potansiyelini harekete geçirme gücüne sahip.
Ama gerçek kalkınma, herkesin masada yer bulduğu bir düzenle mümkündür.
Ekonomik politikalar cinsiyetsiz değildir; çünkü her karar bir hayatı etkiler.
Şimdi şu soruyla bitirelim:
Bir ülkenin kalkınma planı, eğer adalet duygusunu almazsa, gerçekten “teşvik” sayılabilir mi?